Osmanlı Devleti’nin derin ve köklü bürokratik düzeninde memuriyet, sadece bir iş değil; bir hayat tarzı, hatta çoğu zaman bir ömür boyu bağlılık demekti. Bugün emeklilik belirli yaşlar ve prim günleriyle tanımlanırken, Osmanlı memurları için emeklilik çoğu kez ancak beden yorulduğunda, gözler kâğıtları seçemez olduğunda kapıyı çalan bir sondu.

Görevden Ayrılış: Sağlığın Tükenmesiyle Gelen Emeklilik

Osmanlı bürokratları başka bir göreve atanmadıkları sürece ölene kadar bulundukları makamda çalışırlardı. Görevi kendi isteğiyle bırakmak ise oldukça nadirdi. Çoğu memur, ancak ileri yaşlarda iş görme yeteneğini kaybettiğinde “emeklilik” denen sürece adım atardı.

Bu noktada devreye sarayın iki yetkili ismi girerdi:

  • Hekimbaşı
  • Çavuşbaşı

Bu görevliler memuru muayene eder, gözlerinin artık yazıyı seçmediğini, bedeninin görevini sürdüremeyecek kadar yıprandığını rapor ederlerse emeklilik yolu açılırdı. Yani Osmanlı’da emeklilik, bir belgenin değil, bedenin hükmünün sonucuydu.

Bilgi Notu: Çavuşbaşı, Osmanlı İmparatorluğu’nda Divan-ı Hümayun çavuşlarının amiri olarak önemli bir görevi üstlenirdi.

Arpalık: Emekliye Sessiz Bir Destek

Memurların emeklilik döneminde geçimlerini kolaylaştırmak için Osmanlı’nın geliştirdiği özel bir uygulama da vardı: arpalık maaşı. Bu ek ödenek, idareciler, saray mensupları ve ilmiye sınıfına normal maaşlarına ek olarak veya görevden ayrıldıklarında verilirdi. Kimi zaman bir sancağın yıllık gelirinden pay ayrılarak (bervech-i arpalık dirlik), kimi zaman da hazineden günlük ücret şeklinde (bervech-i arpalık ulûfe) ödenirdi. Her ne kadar başlangıçta askeri zümreye verilmiş olsa da zamanla şeyhülislamlardan vezirlere kadar genişlemiş, emeklilikte devletin en önemli destek mekanizmalarından biri hâline gelmişti.

Dikkat: Arpalık, devlet memurlarına, özellikle ilmiye ve yüksek rütbeli yöneticilere, görevde oldukları dönemde maaşlarına ek olarak verilebildiği gibi, görevden ayrılınca ya da emekliye çıktıklarında de “tahsis edilen gelir maaş” idi. Günümüz, emekli maaşı anlayışı gibi standardize ve düzenli değildi.

Uzun Kariyerler, Asırlık Bürokratlar

Osmanlı memurlarının çok uzun süreler görev başında kaldıkları bilinir. 50 yılın üzerinde hizmet edenler, hiç de az değildir. Örneğin Orta Defterdar Göynüklü Ahmed Efendi, 1758’de vefat ettiğinde 100 yaşını geçmişti ve hâlâ devlet hesaplarını yönetmekteydi.

Sadakat Kültürü ve Devletin Bakışı

Osmanlı’da memurluk bir makamdan ziyade devlete bağlılığın bir nişanıydı. Bu nedenle emeklilik, bugünkü gibi resmî bir kariyer sonu değil; uzun bir hizmet yolculuğunun sessizce noktalanmasıydı. Devlet ise sadakatle çalışan bürokratlarını, arpalık gibi ödeneklerle korumayı bir görev bilirdi.

Osmanlı bürokrasisinin bu kendine özgü yapısı, imparatorluğun asırlar boyunca nasıl ayakta kaldığının da gizli anahtarlarından biridir.

Yaralanılan Kaynaklar

Erhan Afyoncu, Sorularla Osmanlı İmparatorluğu 

https://tr.wikipedia.org/wiki/Arpal%C4%B1k_Maa%C5%9F%C4%B1

Kerimcan için bir cevap yazın Cevabı iptal et

“Osmanlı’da Memurlar Nasıl Emekli Olurlardı?” için 2 cevap

  1. osmanlının bir başka yıkılma sebebini daha öğrenmiş oldum

    Beğen

  2. Yazının başlığı, “Osmanlı’da Memurlar Nasıl Emekli Olmazlardı” şeklinde yazılsaydı daha doğru olurmuş.

    Beğen

En sON EKLENEN İÇERİKLER