Sultan Murad 1326 yılında doğdu. Annesi Nilüfer Hatun’dur. Sultan Murad 37 yaşında tahta geçer geçmez idari ve askeri bazı düzenlemeler yaptı. Kazaskerlik (Ordu Kadılığı) makamını kurdu ve başına Çandarlı Hayrettin Paşa’yı getirdi. Rumeli beylerbeyliğini kurarak başına Lala Şahin Paşa’yı getirdi ve uç teşkilatlarında da düzenlemelerde bulundu. Mali düzenlemeler alanında ise ‘pencik’ usulü adlı kanunu getirdi. Bu kanun fetih sırasında alınan esirlerin beşte birinin sultana ait olduğu kalan beşte dörtlük esirlerden ise ‘esir akçası’ alınması gerektiği ile ilgili bir düzenlemeydi. Padişah için alınan esirlerden Çandarlı Hayrettin Paşa’nın teşviki ile “Yeniçeri” denilen devşirme çocuklardan oluşan bir ordu meydana getirildi. Bu tür düzenlemelerin ardından Sultan, Rumeli fetihlerine devam etmek istiyordu. Ancak Anadolu Selçuklu’nun devamı niteliğinde olan Karamanoğlu beyliği bölge için tehlike oluşturmaya başlamıştı. Osmanlı topraklarındaki beyleri kışkırtıp, Osmanlı mülküne saldırması üzerine Sultan Murad 25.000 kişilik bir kuvveti Rumeli’nde bırakarak Anadolu’ya geldi ve önce isyan eden Eretna beyliği üzerine oradan da Karamanoğlu üzerine yürüdü. Kısa zamanda Anadolu kontrol altına alındı ve Sultan yönünü bir kez daha Batı’ya çevirdi.
Gelibolu’ya gelen Sultan Murad Trakya’ya geçti ve elden çıkan Çorlu’yu tekrar fetih etti. Oradan Edirne’ye varıp burayı da fetih eden Murad Han, Edirne’yi Balkanlara yapılacak fetihler için bir üs olarak kullanmaya başladı. Osmanlılar Edirne’yi ardında da Filibe gibi önemli bir merkezi ele geçirince bölgede bulunan Sırp ve Bulgarlar buraların geri alınması için Papa ve Avrupa’yı harekete geçirdiler. Papa V.Urban’ın teşvikiyle Macar Kralı Layos başta olmak üzere Bulgar, Sırp, Eflak ve Bizans’ın katılımıyla bir ittifak meydana getirildi. Amaç Türkleri Balkanlardan atmaktı. Lala Şahin durumu Sultan’a bildirdi ve Hacı İlbey’ini 10.000 kişiyle düşmanın üzerine gönderdi. Osmanlı kuvvetleri ani bir gece baskınıyla Haçlı ordusu üzerine hücum etti. Osmanlı ordusunun tamamının geldiğini düşünen Haçlılar korkudan bozguna uğradı. Tarihe “Sırp Sındığı” olarak geçen bu zaferle birlikte Meriç’in tamamı Osmanlı kontrolüne geçti ve Rumeli’de Türk ilerleyişi hızlandı.
Sultan Murad’ın Anadolu’da olmasını fırsat bilen Bosna, Sırp ve Bulgar kralları yeni bir ittifak içine girip Osmanlıları Balkanlardan ilelebet atmak istediler. Sultan bunun haberini alınca ittifak büyümeden Veziri Ali Paşa’ya emir vererek 30.000 kişilik bir orduyu Bulgar Kralı Sisman’ın üzerine gönderdi. Sisman’ın bir bir kaleleri alınmaya başlayınca Sisman Osmanlılara karşı gelemeyeceğini anlayıp teslim olmak ve vergi vermeyi kabul ederek barış istediğini bildirdi. Niğbolu’ya çekilen Sisman teslim olmaktan vazgeçerek bulunduğu kaleyi kuvvetlendirmesi ve Hezargrad’ı ele geçirmesiyle savaş yeniden başladı. Ali Paşa Niğbolu’yu kuşattı çaresiz kalan Bulgar Kralı teslim oldu. Sırp Kralı bu olaylar karşısında Bosna ve Arnavut kralları ile bağlılık antlaşmasını yeniledi. Onların yardımıyla Padişah’ı savaşa çağırmakta tereddüt etmedi. Bunlar yaşanırken Sultan Murad oğulları Beyazıd ve Yakup’u yanına çağırdı. İki ordu Kosova meydanında karşı karşıya geldiler. Sultan, Haçlı ordusunu görünce hayret ederek çadırına geldi ve saltanat erkânını topladı. Sultan vezirleri ve beyleriyle durum değerlendirmesi yaparak savaş planı üzerine konuştu. Ali Paşa “Ey saadet sahibi devletli padişah! Kâfirin azından ve çoğundan çekinip kaygılanmak doğru değildir. Nitekim Hak Teâlâ buyurur ki: Nice az(sayıdaki) topluluk (çok sayıdaki) topluluğa Allah’ın izniyle galip gelmiştir. (Bakara suresi 249. Ayet) İş Allah’ın inayetine bağlıdır.” dedi. Sultan, Ali Paşa’nın fikrini beğendi diğer paşaların da görüşlerini iletmesiyle savaş planı hazırlandı. Beyazıd Han sağ kola, küçük ŞehzadeYakup sol kola liderlik edecekti. Sultan ve vezirleri ise merkezde yer alacaktı. Savaşa okçular ile başlanacak daha sonra gazilerle birlikte hücum edilecekti. Karşılarında sayı, teçhizat ve araziyi tanıma bakımından kat kat üstün olan müttefik Haçlı ordusu karşısında Osmanlılar büyük bir zafer elde ettiler. Bu başarıda Beyazıd Han’ın payı büyüktür. Başkomutan Lazar da dâhil düşman ordusu Kosova’da kaldı. Kaçanlar Şehzade Yakup tarafından imha ediliyordu.
Hükümdar, savaşın yapıldığı meydanı dolaşırken yaralı bulunan Lazar’ın damadı Miloş Obliç Padişah’a Müslüman olmak istediğini ve gizli bir şey söylemek istediğini bildirerek müsaade alarak Murad Han’a yaklaştı ve koynundan çıkardığı hançerle Sultan’ı kalbinden yaraladı. Miloş derhal oracıkta infaz edildi. Sultan’ın emriyle Beyazıd’a haber gönderildi. Derhal otağa gelen Beyazıd babasının ve komutanların kararıyla Beyazıd hükümdar ilan edildi. Düşman kovalamakta olan Şehzade Yakup baban seni çağırıyor denilerek otağa çağrıldı. Otağa girince hemen boğdurularak öldürüldü. Osmanlı tarihinde kardeş katlinin örneği olan bu olay Fatih döneminde kanunlaştırıldı. Osmanlılar Sırp Sındığı’nın ardından kazandığı bu ikinci büyük zaferle Balkanlar’dan sökülüp atılamayacağını bir kez daha Avrupa’ya göstermiş oldu.
Samet Şahin
Yaralanılan Kaynaklar:
Neşri Tarihi, Mevlana Mehmet Neşri
Gazi Sultanlar, Prof. Dr. Necdet Öztürk
Cam-ı Cem-Âyin, Bayatlı Mahmud Oğlu Hasan
Oruç Beğ Tarihi, Oruç Beğ
Osmanlı İmp. Tarihi, M. Fatih Ertürk