Atatürk, dine karşı değildi ve bunu pek çok defa da dile getirmiştir. Ama o aynı zamanda, gücünü akıldan ve bilimden alan bir devlet inşa etmeye çalışmıştır. Bunun gerçeğe dönüşebilmesi için yeni nesillerin de bu çerçevede eğitim alması gerekiyordu. Bu sebeple Cumhuriyet’in ilk yıllarında okullarda okutulan ders kitapları din ile çelişmek pahasına da olsa bilimsel bir şekilde yazılmıştır. Ders kitaplarının bu şekilde hazırlanmış olmasını bazıları din karşıtlığı olarak algılamış ve hatta bazı yazarlar, tarih ders kitaplarında dinimize ve peygamberimize hakaret edildiğini bile iddia etmişlerdir.
Cumhuriyetin ilk yıllarında okullarda okutulan tarih ders kitapları da diğer ders kitapları gibi bilimsel bir şekilde yazılmıştır. Bu kitaplarda dinlerin ortaya çıkışı ve insanların ortaya çıkışı gibi konular tamamen insan aklı ile açıklanmaya çalışılmıştır. Örneğin, günümüz insanının ortaya çıkışı bu kitapların ilk cildinde şu şekilde anlatılmıştır:
“Gerçekten, genel olarak iddia olunuyor ki, insanın ve büyük maymunların ortak bir ataları vardır. Bu ata dahi, daha basit şekillere sahip bir nesilden, ilk memeli hayvan cinslerinden ayrılıyor. Bu memeli hayvan da bir çeşit yerde sürünen hayvandan ve nihayet bu da balıklardan geliyor. Bunların hepsi de ilk hayat şekli olan ilkel hücreye dayanıyor.”
Tarih ders kitaplarında, Kur’an ise şu şekilde açıklanmaktadır:
“Muhammed’in koyduğu esasların toplu olduğu kitaba Kuran denir.”
Görüldüğü üzere kitabı hazırlayanların dine uyum sağlamak gibi bir endişeleri yoktur. Bilimsel olmak iddiası ile hazırlanmış olan kitaplarda, din ile çelişen ifadelerin yer alması çok doğaldır. Bilimin ne olduğunu bilen herkes de bu şekilde düşünecektir. Çünkü bilimsel olmak her şeyden önce tarafsız olmak ve insan aklına dayanmak demektir. Celal Şengör, bir kitabında bilimi şu şekilde tanımlar:
“Bilimin ne dini ne milliyeti ne ırkı ne de diğer herhangi bir bağlantısı vardır. Bilim, elindeki verilerle çelişmeyen sonuçları daha sonra çıkabilecek verilerle yanlışlanana kadar şimdilik kaydıyla ‘doğru’ ilan eder.”
Bazı çevreler, tarih ders kitaplarının peygamberimize hakaret ettiğini iddia ediyorlarsa da bu iddia doğru değildir. Hatta tam aksine, kitapta peygamberimiz sürekli bir şekilde övülmüştür. Kitapta geçen şu cümleler başlı başına, İslam’a ve peygamberimize hakaret edildiği yalanını çürütmek için yeterlidir:
“Muhammed’i ve onun nasıl bir din kurucusu ve dini bir devlet reisi olduğunu anlayabilmek için kendisinin özellikle askeri faaliyetlerini incelemek gerekir. Aksi takdirde Muhammed’i her şeyi melekten alan ve aynen çevresine tebliğ eden ümmi, cahil, duygusuz, hareketsiz bir put derecesine indirmek hatasından kurtulmak mümkün olmaz. Halbuki, Muhammed denilen büyük şahsiyet, bizzat duygulanan, düşünen, girişimci ve çağdaşlarının en yükseği olduğunu yaptığı işlerle ispat etmiş bir varlıktı.“
Kitabın bir başka kısmında ise peygamberimiz hakkında iyi sözler söylendikten sonra, Türkiye Cumhuriyeti’nin onun yolunda olduğu ifade edilmektedir:
“Muhammed, gerek dini meselelerde, gerek toplumsal hususlarda bir reform yapmak gerektiği zaman, kendisini hiç bir şeye başlı görmemiştir. Daima ileriye doğru yürümüştür. Ölüm birdenbire bu ilerlemeyi kesti. Muhammed’den sonra İslam aleminde görülen durgunluk ve gerileme sebebini, Muhammed’de değil, onun haleflerinin Muhammed’in ruhunun mesleğini değil, metnini almalarında aramak gerekir. Bu büyük gerçek ancak, Türkiye Cumhuriyeti devrinde hakkıyla kavramış ve gerekleri yapılmıştır.”
Cumhuriyet’in ilk yıllarında hazırlanılan, ders kitapları, Türk Tarih Tezine atıf yaptığı kısımları sebebiyle eleştirilebilir. Gerçekten de, kitapta zaman zaman bu durum çok ileri gitmektedir. Bunun dışında yapılan eleştirilerin ise çoğunun samimi olmadığını görüyoruz.
Batuhan AĞAŞ
Peki ya kazım karabekir paşanın anıları, madama yazılan mektuplar, ilkokulda duvarlara asılan evrim terine ne diyorsunuz?
Mustafa Kemal deisttir. Bunu hiç bir zaman saklamamıştır. Ayrıca tarih bilimsel yazılmaz. Gerçek neyse odur.
Tarihi ve inancı bilimselleştirmek, sadece basiretsizlikten başka birşey değildir…
BeğenBeğen