Eski Türkler Osmanlı Tarihi

Divanu Lugati’t-Türk ve Ali Emiri Efendi

Son dönem Osmanlı aydını, Türk dili ve tarihinin en önemli kaynaklarından biri olan Divanı Lügati-t Türk’ün orijinal tek kopyasına ulaşarak millete kazandırılmasına vesile olan değerli tarihçi Ali Emiri Efendi’nin iyi bilinmesi milletimiz için çok önemlidir.

Diyarbakır’da 1857 yılında doğan Ali Emiri Efendi uzun tahsili sonunda Osmanlı idaresinde pek çok bürokratik görevlerde bulundu. Aşırı okuma ve araştırma merakı yüzünden her gittiği yerde kütüphaneleri dolaştı. Değerli yazma eserleri topladı. Büyük bir kütüphane meydana getirdi. 1916 yılında 4414’ü yazma, 1217’si matbu olmak üzere 16541 kitabını Fatih’te Şeyhülislam Feyzullah Efendi’nin kurmuş olduğu Feyziyye Medresesi’ne vakfederek, buraya “Millet Kütüphanesi” adını verdi. Vefatına kadar da bu kütüphanenin müdürlüğünü yaptı.

“Millet Yazma Eserler Kütüphanesi” olarak anılan bu kütüphanede 2757 Türkçe, 3704 Arapça, 509 Farsça ve 28 diğer dillerde olmak üzere 30 000’e yakın kitap toplandı. 1916 yılında milletine vakfettiği bu kütüphanedeki kitaplarını, İstanbul’un İngiliz ve Fransızlarca işgali üzerine Anadolu’ya taşımak istedi. Bu konuda Atatürk’e de yazışmıştı. Atatürk, Ali Emiri Efendi’nin bu teklifini çok yerinde buldu. Bu amaçla Atatürk Ali Emiri Efendi’ye 4 bin lira göndertmiştir.

Ali Emiri Efendi’nin en büyük hizmeti ise, o dönemdeki Osmanlı Maarif Nazırlığı İlmiye Encümeni’nin 10 lira teklif ettiği Divan-ı Lügati’t Türk gibi Türk dili ve tarihinin en değerli kaynak eserine 30 lira verip, kayıp olduğu bilinen bu tek kopya eseri ilim alemine kazandırmış olmasıdır. Ali Emiri Efendi bu kitabın başına bir şey gelmesinden korkarak kitabı en yakın dostlarına bile göstermemiştir. Hemşehrisi Ziya Gökalp de bu kitabı görmek istemiş ise de ona bile göstermemiştir. Nihayet devrin Sadrazamı Talat Paşa’nın araya girmesiyle ve Kilisli Rıfat Bey’in basım işlerine bakması şartıyla razı olmuştur.

Divan-ı Lügati’t Türk’ün Ali Emiri gibi namuslu bir kitap uzmanının eline geçmesi Türklük için büyük bir şans olmuştur. Divanı Lügati’t Türk için Macar İlimler Akademisi, 10 bin lira teklif etiği halde, Ali Emiri Efendi bu teklifi kabul etmemiştir. Düşünün ki bu kitabı 30 lira almıştı. Kendisi de büyük maddi sıkıntıdaydı. Teklif edilen para ise 10 bin liraydı. Bu kadar büyük parayı reddetmiş ve kitabı milletine vakfetmiştir. İşte inanç kuvveti, irade büyüklüğü böyle zamanlarda uygulama ile belli olur. Bunlar, Mehmet Akif Ersoy gibi kendisini Yaradan’a teslim etmiş, Müslümanlığı, Allah, namus, vatan ve millet hizmeti olarak gören değerlerdir. Bu nedenle hiçbir dünya malı için inancını ve vatanını satmamayı başaran insanlardır. Müslüman diye, her türlü teklife ve teşvike rağmen böyle vatanını, inancını, milletini satmayanlara denir. Yoksa makam ve saltanatını korumak için vatanını, inancını Müslümanları satıp düşmana sığınanlara Müslüman denmez.

“Keşke Yunan kazansaydı” diyenlere, “İşgal orduları Halifemizin ordusudur, onlara karşı gelmeyin.” diye bildiri dağıtanlara Müslüman denmez. İnançlı kardeşlerimize duyurulur. İnaçta ölçü, ülkeye, millete, insanlara menfaatsiz hizmet etmektir.

Sadrazam Talat Paşa, Ali Emiri Efendi’ye bu kitabın basımındaki emeğinden dolayı hediye olarak 300 lira göndermiş fakat Ali Emiri Efendi bu parayı da kabul etmemiş ve Talat Paşa’ya şöyle cevap vermiştir:

“Lütfunuza ve kadirşinaslığınıza teşekkür ederim. Fakat parayı kabul edemem. Çünkü vatani, milli ufacık bir hizmet karşılığı para almış olacağım. Bu ise vicdanıma ağır gelen bir şeydir. Bundan dolayı parayı iade ediyorum. Siz bu parayı yardıma muhtaç olan birkaç namuslu aileye dağıtırsanız ben size daha çok minnettar kalacağım”

Ali Emiri Efendi’nin bu kitap ve tarih sevgisi kendisine çok şey kaybettirmiş ancak milletimize çok şey kazandırmıştır. Ali Emiri’nin milletine vakfettiği bu kitaplarını Fransızlar satın almak istemiş, 30.000 Türk lirası teklif etmişlerdir. Bunlarla Paris’te bir kütüphane kurmayı bu paraya ek olarak kütüphanede kendisine yüksek bir maaşla görev vermeyi, emrine bir aşçı ve yeterince Müslüman memur vermeyi teklif etmişlerdir. Ali Emiri Efendi’nin Fransızların bu büyük teklifine verdiği cevap şöyle olmuştur:

“ Ben kitapları devletimin bana ödediği maaşla topladım. Öldüğüm zaman milletime kalması için. Bir daha bana böyle bir teklifle gelirseniz, sizi buradan kovarım”

Ali Emiri Efendi kendi çalışmalarını şöyle anlatmaktadır:

“Sadece kendi çok sınırlı imkanlarımla satın aldığım kitaplar bugün 13.000 cildi geçmiştir. Kimseden hediye, parasız bir tek kitap dahi kabul etmedim. Bunlar içinde el yazmasıyla yazılmış öyle çok kıymetli, öyle eşsiz, henüz medeni dünyanın ilim adamlarının dahi görmediği, duymadığı eserler mevcuttur. Bu 13.000 cilde ek olarak, 87.000 şark dünyasına ait kitap ilave ederek 100.000’e çıkarmak ve bundan başka 100.000 cilt de batı dünyasıyla ilgili kitap tedarik ederek, toplam kitap sayımı 200.000’e çıkararak vakfetmeyi planladım. Bu planımı Evkaf nezaretine teklif ettim, onlarda kabul etti. Adına da “Millet Kütüphanesi dedik.”

Ali Emiri Efendi’nin son arzusu, öldüğü zaman Fatih Sultan Mehmet’in mezarı yanına gömülmek olmuş bu vasiyeti de yerine getirilmiştir.

KENAN ÖZEK

Kaynaklar

Ali Emiri, wikipedia.org

TDV İslam Ansiklopedisi, Ali Emiri Efendi Maddesi

Ali Emiri Efendi, Osmanlı Doğu Vilayetleri

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: