Yakın Tarih

Atatürk’ün Cumhuriyet Rüyasına Gölge Düşüren Yakın Arkadaşları

Mustafa Kemal, Cumhuriyet fikrine olan inancı nedeniyle arkadaşlarıyla sık sık bu konuyu gündeme getirmekte ve onlara görevler verip bakanlıklara atamalar yapmaktadır. Ancak yakın arkadaşları, onun gibi entelektüel olmadıkları için bu davranışlarını tuhaf karşılamaktadırlar. Yıl 1922'de, Cumhuriyet henüz ilan edilmemiştir ve Mustafa Kemal'in çevresindeki bazı arkadaşları, Meclis'in Mustafa Kemal'in Cumhuriyeti kurmak istemesinden korktuğunu ve kendisinden söz vermesini istediklerini belirtirler.

Mustafa Kemal Cumhuriyet fikrine o kadar sarılmıştı ki arkadaşları ile sohbet ettiği her fırsatta aynı konuyu gündeme getiriyordu. Bir keresinde arkadaşlarından biri “Senin bu dediklerini yapabilmek için Padişah olmak gerek” dediğinde cevabı; “Yoo hayır, çok daha fazlası.” olmuştu.

Mustafa Kemal, sık sık oyun haline getirdiği Cumhuriyetçiliği, oynuyor gibiydi. Kendi kafasında değerlendirdiği arkadaşlarına görevler verip bakanlıklara tayin ediyordu. Bu oyunlarda bir arkadaşını Maliye Bakanı yaparken diğerine Dış İşleri görevini veriyor bir başkasını Başbakan yapıyordu. Bunu açık açık arkadaşlarına da söylemekten çekinmiyordu. Bu davranışlarını şaşkınlıkla izleyen arkadaşları ise “Hadi bizler bakan olduk peki sen ne olacaksın?” diye soruyorlardı. Mustafa Kemal; “Sizleri o görevlere getiren kişi olacağım, yani Cumhurbaşkanı” diye cevapladığında sene 1908 yılıydı.

Yakın arkadaşlarının çoğu, onun gibi entelektüel olamadıkları için onun bu davranışlarını tuhaf karşılıyorlardı. Cumhuriyet, ağızlarda olan bir kelimeydi sadece. Hiçbir yönetim şekli saltanat ya da padişahın yerini alamazdı onlar için. Padişah kötü olabilir ama Padişahlık sistemi ve Hilafet dokunulamaz bir makam olduğunu düşünüyorlardı.

Yıl 1922 ve henüz Cumhuriyet ilan edilmemişti. Mustafa Kemal ve dört arkadaşı Kazım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele ve Rauf Orbay hep beraber Kalaba’daki Refet Bele’nin Bağ evinde toplanmışlardı. Daha yemeğe başlamadan Rauf Orbay doğrudan söze girdi:

– Kemal, bu yemeği biz veriyor gibi görünmesine rağmen aslında yemeği vermemizi bizden isteyen Meclis. Kardeşim, Meclis senden korkuyor.

– Nasıl yani? Meclis benden neden korkuyor?

– Senin Cumhuriyeti kurmak istemenden korkuyor.

– Ne demek o? Bu korku nereden geliyor?

– Orasını bilmem ama evlerde toplantı yapıyorlar. Bu toplantılarda ne kararlar alıyorlarsa ertesi gün mecliste gelip bunları konuşuyorlar. Sen sinirlisin diye sana hiç gelmiyorlar, ben Başbakan’ım diye gelip bana söylüyorlar. O yüzden benden seni yemeğe çağırmamı ve sana durumu anlatmamı istediler. Yarın senin Mecliste kürsüye çıkıp milletin huzurunda Cumhuriyeti kurmayacağına, Padişaha dokunmayacağına dair söz vermeni istiyorlar. Bu sözleri vermezsen seni Başkomutan seçmeyecekler.

Ankara hükumetinin meclisi çelişkiler içindeydi. Bir yandan vatanın kurtulması için çalışırlarken diğer yandan Ankara’ya ilerleyen Yunan ordusunu, Mustafa Kemal’in kışkırttığını eğer o olmasaydı Yunan ordusunun İzmir’de kalacağını düşünüyorlardı. Madem ki Mustafa Kemal yüzünden Yunan ordusu harekete geçti o halde bu sorunu onun halletmesi gerekiyordu. Ancak öte yandan Başkomutanlığı Mustafa Kemal’ verirlerse Padişahlığa zarar gelmesinden korkuyorlardı.

Mustafa Kemal, Rauf Orbay’ın bu sözlerine karşılık olarak ona bir soru yöneltir;

– Peki Rauf, sen ne düşünüyorsun Padişah hakkında?

– Bir defa ben Müslümanım o da bir halife o taraftan ona bağlıyım. Üstelik benim babam Padişahın Baş mabeyniydi, Padişahın ekmeği benim babamın boğazındaydı o ekmek şimdi benim gırtlağımda. Kardeşim ben yediğim ekmeğe ihanet edemem ve etmem. Dolayısıyla ben elbette Padişahlığın rejim olarak devam etmesini isterim. Kemal, biz senin arkandan geldik. Sen vatanın kurtulması adına harekete geçtin, sana hemen destek verdik. Bizim rejimle ilgili bir sorunumuz yok. Biz de bu vatanın kurtulmasından yanayız ama Padişahtan kurtulmaya değil.

Mustafa Kemal, Refet Bele’ye döner bir de ona sorar;

– Sen ne düşünüyorsun Refet?

– Ben de Rauf ile aynısını düşünüyorum paşam. der.

– Peki, ne yapmamı istiyorsunuz?

– Yarın çık kürsüye denileni yap.

– Verin bir kâğıt kalem.

Ancak gece yarısı bağ evinde kâğıt bulamazlar. Mustafa Kemal cebinden çıkardığı sigara paketinin kağıdına şunları yazar; “Günü geldiğinde Padişahımızla ilgili kararı, en yüce icrai organ olan Türkiye Büyük Millet Meclisi verecektir.

Sedat Karadayı

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: