7 Aralık 1941, Hawaii. Oahu Adası’nın üzerindeki sabah, bir Pazar gününün vaat ettiği sakinlikle başladı. Pearl Harbor’da demirli devasa savaş gemileri, Pasifik Filosu’nun gururlu çelik siluetleri, güneşi karşılıyordu. Denizciler kahvaltılarını ediyor, bazıları izin gününün tadını çıkarıyordu.

Ancak, saat 07:48’de gökyüzündeki sessizlik, yüzlerce Japon uçağının motor sesiyle yırtıldı. Gelenler, tatbikat değil, iki kol halinde saldıran 353 ölüm makinesiydi.

I. Felaketin Stratejik Yanılgısı: Torpido Oyunları

Amerikan komutanlığı için bir inanç vardı: “Pearl Harbor sığdır, torpido saldırısı yapılamaz.” Bu kesin bilgi, donanmanın en büyük stratejik zaafı oldu. Limanın dibine çakılması beklenen torpidolara karşı koruma ağları gerilmemişti.

Japonlar bu kuralı biliyorlardı ve çözümü bulmuşlardı: ahşap stabilizatörlerle modifiye edilmiş Type 91 torpidolar.

Japon torpido uçakları (ilk kolun liderleri), zırhlıların etrafında dans ederek, Amerikalıların imkânsız dediği şeyi başardı. Çelik devler, sığ suda bile yan yatıp batmaya başladılar.

Bilgi Notu: Bu kaosun tam ortasında, USS West Virginia zırhlısının mutfağında görevli birinci sınıf aşçı Doris “Dorie” Miller vardı. O günkü Donanma kurallarına göre, onun görevi sadece yemek yapmak, savaşmak değildi. Kendisine ne bir tüfek ne de bir uçaksavar eğitimi verilmişti.

Gemi alevler içindeyken ve subaylar yaralıyken, Miller, kendisini bir anda bilmediği bir uçaksavar silahının başında buldu. O an, göreviyle kaderi arasındaki o ince çizgiyi sildi. Korku yerine cesareti seçti.

Dorie Miller

Eğitimsiz elleriyle ateşi açtı ve gökyüzüne mermi yağdırdı. Raporlar, Miller’ın bu cehennemde en az bir Japon uçağını düşürmeyi başarmış olabileceğini gösteriyor. Onun bu tek kişilik, kurallara aykırı direnişi, Pearl Harbor’ın en büyük ve en saf kahramanlık anlarından biri olarak tarihe geçti.

II. Göz Göze Vurulmak: Uçakların Hazin Sonu

Saldırının diğer trajik anı, Hickam ve diğer hava üslerinde yaşandı. Japon avcıları için bu, bir av değil, tam anlamıyla bir kıyımdı.

Amerikan pilotlarının sabotaja karşı aldığı tedbir, en büyük zafiyetleri oldu: 155 uçak, kanat kanata, yan yana, tek bir hedefin parçası gibi dizilmişti.

Birkaç Japon uçağının alçak geçişi, bir düzineden fazla uçağın yerdeyken hurdaya dönmesine yetti. 25 sortilik zayıf bir direniş (P-36 Hawk ve P-40 Warhawk’larla) gösterildi, ancak bu, 188 uçağın neredeyse tamamının yok edilmesini engelleyemedi. Barakalara isabet eden atışlar ise daha uyanamayan personelin ölümüne neden oldu.

Bilgi Notu: Saldırı sırasında yalnızca birkaç Amerikan pilotu havalanmayı başardı. Bunlardan Teğmen George Welch ve Teğmen Kenneth Taylor, büyük risk altında gökyüzüne çıkarak Japon uçaklarına karşı koydu ve birkaç düşman uçağını düşürerek Pearl Harbor’daki en etkili hava direnişini gerçekleştirdi.

Sonuç: Bir Tesadüf mü?

90 dakika süren saldırı bittiğinde, 2.403 Amerikalı ölmüş, 18 gemi batırıldı veya savaş dışı kaldı. Japonlar sadece 29 uçak kaybetmişti.

Ancak Japonların bilmediği bir şey vardı: Filo’nun kalbi sayılan üç uçak gemisi o gün limanda değildi. Ayrıca, büyük tankerler ve fabrika gemileri gibi kritik lojistik unsurlar da sağlamdı.

Bu tesadüf, Pasifik Filosu’nun altı ay içinde toparlanıp savaşın seyrini değiştirmesini mümkün kıldı. Bu durum, komplo teorilerinin tohumlarını attıysa da, Dorie Miller gibi isimsiz kahramanların ve sıradan insanların hikayesi, o günün sadece bir yenilgi değil, aynı zamanda hür iradenin ve direncin de bir başlangıcı olduğunu kanıtladı.

✍️ Yorumunuzla İçeriğe Değer Katın: Katkılarınızı bekliyoruz!

En sON EKLENEN İÇERİKLER