Eski Türkler

Avrupa Hun İmparatoru Atilla’ya Suikast Planı

Hun’lardan kaçarak Roma’ya sığınan kaçakların teslimini isteyen Attila 447 yılında kendi emrindeki komutanlardan Edecon’u (Skir Germenlerinin lideriydi) elçi olarak Constantinopolis (İstanbul)’e gönderdi. Edecon, Roma Başkentinin güzelliğinden, sarayların ihtişamından çok etkilenmişti. Bu durumu fark eden İmparatorun danışmanı Hadım Chrysaphius, onu misafir ederek sürekli şatafatlı mekanlarda ve ziyafetlerde ağırladı. Asıl amacı onu Attila’ya ihanete razı etmekti.

Amcası Rua sonrasında yönetimi devralan Attila, dedesi Uldız’ın belirlediği Roma siyasetini sürdürdü. Batı Roma ile dostluğunu sürdürüp Doğu Roma üzerinde baskı kuruyor, her fırsatta aldığı vergiyi artırarak Doğu Roma ekonomisini çökertiyordu.

Buna en güzel örnek Romalı Tarihçi Gaius Julius Priscus’un sözleridir:

“Gerçekten Romalılar, her şeyde Attila’nın sözünü dinliyorlardı. Onun talimatlarını bir efendinin emirleri telakki ediyorlardı.”(1)

Hun’lardan kaçarak Roma’ya sığınan kaçakların teslimini isteyen Attila 447 yılında kendi emrindeki komutanlardan Edecon’u (Skir Germenlerinin lideriydi) elçi olarak Constantinopolis (İstanbul)’e gönderdi. Edecon, Roma Başkentinin güzelliğinden, sarayların ihtişamından çok etkilenmişti. Bu durumu fark eden İmparatorun danışmanı Hadım Chrysaphius, onu misafir ederek sürekli şatafatlı mekanlarda ve ziyafetlerde ağırladı. Asıl amacı onu Attila’ya ihanete razı etmekti.

Aralarında geçen konuşmalara bizzat tanık olan Priscus duyduklarını şöyle naklediyor:

“Hadım Chrysaphius, eğer İskitleri (Hunları kastediyor) terk edip Romalılar tarafına geçerse, kendisinin de altın çatılı evler ve mücevherlerin beyi olacağını söyledi. Edecon cevap olarak, “Beyden habersiz kölenin ayrılıp gitmesi büyük adaletsizliktir” dedi. Hadım, ona Attila’nın huzuruna serbestçe girip çıkabiliyor mu ve İskitlerin yanında nüfuzlu biri mi? diye sordu. Cevap olarak o, Attila’nın yakın adamı olduğunu, muhafızların kendi emrinde olduğunu ve bu muhafızların sıra ile emredilen gün ve yerde nöbet tutup, silahla Attila’yı koruduklarını söyledi. O zaman Hadım, teminat olarak verilecek itimatla bağlanırsa, kendisinin, onun için en büyük iyiliklerin meydana getiricisi olacağını, bu meseleyi tartışmak için de müsait zaman gerektiğini söyledi.”(2)

İmparator Theodosius, Edecon’un suikasta razı olduğunu öğrenince, Attila’nın istediği kaçakları teslim bahanesiyle bir elçilik heyeti oluşturdu. Heyetin başına bu plandan haberi olmayan general Maksiminius getirildi. Hadım ile birlikte planı yapan tercüman Bigila ile katip olarak da Grek seyyahı Priscus görevlendirildi. Heyet 17 kaçağı da yanlarına alarak 448 de Attila’nın başkentine doğru yola çıktılar. Attila ile görüştükleri sahneyi yine Priscus’un anlatımıyla verelim:

Akşam olunca meşaleler yakıldı ve Attila’nın huzuruna iki barbar gelerek, kendi yazmış oldukları Attila’nın kahramanlıkları ve İskitlerin zaferleri ile ilgili şiirler okumaya başladılar. Bütün davetliler bu şiir okuyanlara bakıyorlardı. Kimi bu şiirlerden dolayı seviniyor, kimi o esnada yaptığı savaşları hatırlayarak duygulanıyor, ihtiyarlar ise ağlıyorlardı. Şiirlerden sonra bir İskit soytarı içeri girdi. Tuhaf hareketleri ve saçma sapan sözleriyle herkesi güldürdü. Sadece Attila gülmüyordu. O, hareketsiz sert bir şekilde duruyor ve hiç konuşmuyordu. Buna karşı Bleda belli ki çok hoşlanıyordu. Zaten Attila’yı hiç gülerken görmedik. Yalnız küçük oğlu Ernak (İrnek/Küçük er) geldiği zaman doğru babasının yanına sokuldu, o da oğlunun yanağını okşadı ve gülümseyerek yüzüne baktı. Attila’nın diğer oğullarıyla bu kadar alakadar olmaması, bu çocuğa daha fazla alaka göstermesi dikkatimi çekti. Yanımda oturan ve Latince bilen bir barbar eğer kimseye bahsetmezsem bunun sebebini anlatabileceğini söyledi. Kahinlerin, Attila’nın vefatından sonra soyunun dağılacağını, yalnız bu çocuğun tekrar bu soyu yükselteceğini söylediklerini anlattı…” (3)

“Ortada bir divanda Attila oturuyordu. Arkada bir divan daha vardı. Bunun arkasında ise bir kaç merdivenin üzerinde Attila’nın özel dinlenme ikametgahı vardı. Burası işlemeli tül perdelerle süslenmiş ve örtülmüştü. Tıpkı Grekler ve Romalıların düğün evlerine benziyordu. Yemekte en hürmetli yer, Attila’nın sağ tarafı idi. İkinci mevkii sol tarafı idi. Biz de bu sol tarafa oturduk. Fakat üstümüzde Berichus isimli İskit Beyi oturuyordu. Onegesius Attila’nın sağ tarafına oturmuş, karşısında iki oğlu yer almıştı. En büyük oğlu ise Attila’nın divanında ve belirli bir uzaklıkta oturmuş olup babasına saygıdan dolayı gözlerini öne eğmiş bulunuyordu…

Önce Attila’nın önüne bir masa getirildi. Sonra diğer misafirlerin önüne de masalar konmaya başlandı… Diğer İskitlere ve bize gümüş tabaklarda, Attila’ya ise tahta tabakta et getirmişlerdi. Her cihette mutedil ve kanaatkar idi. Misafirlere altın ve gümüş kadehler verildiği halde onun kadehi tahtadan idi. Sırtındaki elbiseleri, ayakkabıları, kılıcının kabzası, kılıfı ve atının takımları askerlerinkinden hiç de farklı değildi. Buna karşı diğer İskit komutanlarının bu eşyaları altın ve kıymetli taşlarla süslü, göz kamaştırıcı idi. Kendisininki böyle değildi. Yalnız diğerlerinden daha temiz idi….

Edekon başkente dönünce Attila’ya suikast planını anlatmıştı. Atilla hiçbir şey belli etmedi. Kendi önlemlerini aldı. Elçilik heyetinin konakladığı sürece yiyecek ihtiyaçlarının karşılayacak kadar para bulundurmasını, yüklü miktarda para bulundurulmamasını emretti. Edekon gizlice gelip Bigila’dan suikast için anlaştıkları parayı getirmesini istedi. Gizlice ayrılan Bigila, söz verilen altınları getirirken Atilla onu yakalattı. (E Libro Quatro Dördüncü Kitap) Bu kadar yüklü parayı neden taşıdığını sordu. Cevap vermek istemesi üzerine elinde anlaşma gereği bulunan Bigila’nın oğlunun öldürüleceğini söyledi. Bunun üzerine Bigila bütün planı anlatmak zorunda kaldı.

Sonrası Priscus’ta şöyle anlatılılıyor:

“Bigila, Attila’ya karşı suikast hazırlamaktan alenen itham edilince Chrysaphius’dan almış olduğu 100 libra altına Attila el koyup, hemen Orestes ve Esla’yı Constantinopolis’e gönderdi. Orestes’e, kendisine suikast yapılması için Edecon’a verilmek üzere gönderilen altınların kesesini boynuna asarak İmparatorun huzuruna çıkmasını ve Hadım’a bu keseyi tanıyıp tanımadığını sormasını emretti. Sonra Esla’ya da şu sozleri söylemesini tembihledi: “Theodosius ve Attila’nın parlak ve asil babalarının oğulları olduğunu ve onun kendi babası Mundiuchus’dan aldığı soyluluğu muhafaza ettiğini fakat Theodosius’un babasından aldığı asilliği kaybettiğini, çünkü kendisine haraç ödediği için köle durumuna düştüğünü,bundan dolayı efendisine suikast hazırlayan bu kölenin doğru davranmadığını, kendisinin de Hadım kendisine teslim edilene kadar ona köle ismiyle hitap etmekten vazgeçmeyeceğini” söylemesini emretti.

Şenol SOYDAN

KAYNAKLAR :
1- Priscus G, J. “Fragment 4 (Kitap-4)”
2- Priscus G, J. “Fragment 6 (Kitap-6)”
3- Priscus G, J. “Fragment 7 (Kitap-7)”
4- Priscus G, J. “Fragment 12 (Kitap-12)”
5- Priscus G, J. “Fragment 13 (Kitap-13)”
6- Nemeth G. “Attila ve Hunları” (Çev.Şerif Baştav) Ankara Üni.Basımevi, Ankara, 1982, s.77, 98, 252
7- Nemeth G. “Hunların Dili” (Çev. Tarık Demirkan) Kömen Yayınları, İstanbul, 2014, s. 192
8- Ahmetbeyoğlu A, “Grek Seyyahı Priskos’a Göre Avrupa Hunları”, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, İstanbul, 1995, s. 32-50

1 yorum

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: