Oniki Ada, ismini, çağrıştırdığının ve sanıldığının aksine 12 adet olmasından dolayı almamıştır. Bu adaların sayısı, küçük ada ve adacıklarla beraber 20’yi geçmektedir. Oniki Ada ismi Osmanlı Devleti’nin uyguladığı yönetimden kaynaklanmaktadır.
Osmanlı Devleti, topraklarına kattığı diğer yerler gibi bu adalara da kendi dil ve dinlerinde eğitim görmelerine müsaade etmiştir. Osmanlı’nın uyguladığı sisteme göre adalardaki her on hane birer temsilci çıkarırdı. Çıkarılan bu temsilciler de adayı yönetecek 12 kişilik ihtiyar heyetini seçerlerdi. İşte bu yönetim şekli, adalara Yunanca Dodeca(oniki) ve nesos(adalar) kelimelerin birleşiminden Dodecanesos denmesine sebep olmuştur. Bu tabir önce batı dillerine yerleşmiş, en sonunda oradan Türkçeye çevrilerek bizde de ”Oniki Ada” olarak kullanılmaya başlanmıştır.(1)(2)(3)
Trablusgarp Savaşı ve İtalyanlar Tarafından İşgali
Birliğini geç tamamlayan İtalya, sömürgecilik yarışında geç kaldığı için gözünü Osmanlı toprağı olan Libya’ya dikmişti. Osmanlı topraklarından kopuk olan Libya, İtalya için kolay lokma olarak gözüküyordu. Ancak İtalya, Libya’ya saldırması ile birlikte, beklemediği bir direnişle karşılaştı. İtalya, bu savaşı galip ve erken bitirebilmek için savaşı başka alanlara yayma politikasını uyguladı ve Oniki Ada’yı işgal etme kararı aldı. Böylelikle Osmanlı’yı Libya’yı vermeye ikna edebilecekti. Ayrıca Anadolu’ya müdahale etme durumunda önemli bir mevki elde edecekti.
İtalya, savunmasız olan Oniki Ada’yı özellikle Rumların yardımı ile çok kısa bir sürede işgal etti. İtalya, kendisine Trablusgarp ve Bingazi’nin verilmesi karşılığı, işgal ettiği Oniki Ada’yı 18 Ekim Uşi Antlaşmasıyla terk etmeyi kabul etmesine rağmen, Balkan Savaşı sırasında bu adaları elinde tutmayı sürdürmüştür.
Birinci Dünya Savaşı’nda Oniki Ada
Osmanlı Devleti aleyhindeki şartlarını İtilaf devletlerine kabul ettiren İtalya, 15 Mayıs’ta Avusturya-Macaristan’a ve 21 Ağustos 1915’te de Osmanlı Devleti’ne karsı savaşa girmiştir. 22 Ağustos 1915’de Uşi Barış Antlaşması’nın kendisine yüklediği yükümlülükleri fesh ettiğini, yani Oniki Ada’dan çekilmeyeceğini ilan etmiştir. İşte adaları tamamen kaybettiğimiz an, bu andır. Birinci Dünya Savaşı’nda nasıl Filistin’i, Suriye’yi, Mekke ve Medine gibi yerleri kaybettiysek, Oniki Adalar da aynı şekilde kaybedilmiştir.
Sevr Antlaşması’nda Oniki Ada
10 Ağustos 1920’de imzalanan ve geçerliliği olmayan Sevr Antlaşması’nın 84,122, 161,177 ve 178. maddelerinde adalarla ilgili hükümlere yer verilmiştir. 122. madde de İtalya işgalindeki adalar İtalya’ya bırakılıyordu.
Lozan Antlaşması’nda Oniki Ada
Kurtuluş Savaşı öncesi Anadolu toprakları işgal edilmiş, Osmanlı’nın başkentinde ise artık işgal kuvvetleri cirit atıyordu. Daha sonra Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kazanılan Kurtuluş Savaşı ile Anadolu işgalden kurtarılmış ve İstanbul’dan yabancı kuvvetler çıkarılmıştı. Oniki adalar da ne yazık ki Filistin gibi, Mekke ve Medine gibi, Kurtuluş Savaşı ile tekrar elde edemediğimiz topraklardı.
Lozan’da Türk delegeleri Ege Adaları konusunda şu isteklerde bulundular:
1- Anadolu kıyılarına yakın küçük adalarla, İmroz, Bozcaada ve Semadirek Adası Türkiye’ye verilmelidir.
2- Diğer adalar askerden tecrit edilmeli, yani silah ve asker bulundurulmadan tarafsız ve müstakil kalmalıdır’.
Görüldüğü gibi Türklerin istekleri, adaların Anadolu’nun güvenliği için taşıdıkları önem bakımından ‘silah ve askerden arınma’ esasına oturtulmuştu. Türk heyetinin Ege adaları konusundaki bu iki isteği de kabul edildi.
Türk heyeti bununla da kalmadı. Meis’in Türk topraklarında kalması için mücadeleler başlattı. Meis meselesi, müzakerelerin ikinci devresine damgasını vurmuştur. Müzakerelerin tıkandığı bir sırada İnönü, dünya barışının kurulmasına hizmet etmek için böyle ağır bir fedakârlıkta bulunmayı kabul etti. (4) Bu fedakârlığa karşılık olarak da İtalya Oniki Adadaki Müslüman vakıflarının haklarını kabul etti. (5)
Uzun süren tartışmalar sonucu imzalanan Lozan Antlaşması’nın 15. ve 16. maddesinde Oniki Adanın kaderi belirlenmiştir.
İkinci Dünya Savaşı’nda Oniki Ada
İkinci Dünya Savaşı’nın devam ettiği yıllarda Almanya Yunanistan’ı ve Yunanistan’a bağlı olan adaları işgal etmişti. Rodos ve 12 Ada da İtalya’nın elinde olduğu için müttefikiyle birlikte tüm Ege’ye ve ilişkili deniz yollarına hakim olmuştu.
İtalya’nın savaştan çekilmesi ile birlikte Almanya İtalya’ya ait adaların büyük bir kısmını işgal etmiş ve hatta bu adaları, Türkiye’yi savaşa çekme adına koz kullanmıştır. Hatta bazı isteklerine karşılık bu adaların hepsini Türkiye’ye vermeyi teklif etmiştir. Fakat bu teklif, Türkiye tarafından reddedilmiştir. (6)
Adaların büyük bir kısmı Almanya’nın elindeydi fakat çok az kısmını da İngiltere ele geçirmişti. Ege’de köşeye sıkışan İngiltere ise Türkiye’den yardım istemekteydi. Türkiye ise başından beri sürdürdüğü tarafsızlık politikasına uygun olarak İngiltere’ye el uzatmamıştır.
Savaş ilerledikçe durum Almanya’nın aleyhine ilerliyordu. Almanya savaşın son safhasında adaları Türkiye’ye devretmek istemiş fakat Türkiye bunu yine kabul etmemişti. Çünkü Türkiye savaşa girmediği için adalar konusunda alışverişe yönelik anlaşmalara girmek istemiyordu.
Zamanın Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri Feridun Cemal Erkin’ anlattıklarına göre; “Savaşa katılmadığımız için ganimetten pay almamıza sebep var olmadığını, aksine bunun yaşamakta bulunduğumuz şartlar içinde tehlike doğurabileceğini düşünen Hükümet, önce teklif hakkında İngilizlere bilgi vermeyi uygun gördü. İngilizler cevaplarında, Adalar’a ihtiyaçlarının olduğunu, kendilerinin işgal edeceğini bildirince konu kapandı”(7)
Sonuç olarak 2. Dünya Savaşı boyunca Türkiye tarafsızlığını korumuştur. Almanlar tarafından Oniki adalar vasıtası ile İkinci Dünya Savaşı’na çekilme emellerine yem olmamıştır. Osmanlı’nın Birinci Dünya Savaşı’nda yaptığı hatayı yapmamış ve Almanların safında savaşa girmemiştir.
Oniki Ada’nın Yunanistan Hakimiyetine Girmesi
İkinci Dünya Savaşı’nın ardından yenik düşen Almanya, adaları İngiltere’ye teslim etmişti. Ada artık İngiliz askerleri idaresi altında gözükse de yönetimin her kademesinde Yunanlılar yer almış bulunmaktaydı. İngilizlerin adaları Yunanlılara vermek istediği çok açık bir şekilde gözüküyordu. Ancak adalar konusunda Türkiye de istekliydi. Türkiye’nin adalar konusunda baskı kurması demek, bir nevi İngilizlere karşı bir diplomasi mücadelesi vereceği anlamına geliyordu. Bu durum, normal şartlarda Türkiye için göze alınamaz bir durum değildi fakat Türkiye o sıralarda ciddi bir Sovyet tehdidi altında idi. 1944 yazında bir hayli soğuyan Türk-Sovyet ilişkileri, Türkiye’yi herhangi bir platformda, bir de İngilizlerle karşı karşıya olma durumundan alıkoyuyordu. Son olarak bu adalar, günümüzdeki sahiplerine yani Yunanistan’a verilecektir.
Şimdi sırasıyla elimizde ne kaldığına bakalım;
1. Adaları tamamen kaybetmiş bir Osmanlı
2. İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanların Türkiye’yi savaşa çekmek için birçok defa adaları teklif etmesi fakat bizim tarafsız kalma konusunda ısrarımız.
Sonuç olarak, Lozan’dan sonra Türkiye’nin, sürekliliğini ve gelişmesini sağlamak üzere, toplum hayatında köklü değişiklikler ve önemli inkılap hareketlerine giriştiğini ve bunların sağlanabilmesi için de yurt içinde ve yurt dışında barış ortamına ihtiyaç olduğunu, bunun içindir ki ilk anlardan itibaren Türkiye’nin adalar konusunda dikkatli bir politika izlediğini söyleyebiliriz.
Ahmet Özgür TÜREN
Dipnotlar:
(1) Cemalettin Taşkıran, Oniki Ada’nın Dünü ve Bugünü, (ATASE Gnkur. Basımevi) , Ankara 1996, s.3.
(2) Şerafettin Turan, “Rodos ve 12 Ada’nın Türk Hâkimiyetinden Çıkısı”, TTK Belleteni, C. XXIX, S:113, Ankara Ocak 1965, s. 78.
(3) Cemalettin Taşkıran, Ürkek Bir Siyasetin Tarih Önündeki Ağır Vebali ONİKİ ADA Hatalı Kararlar Acı Kayıplar, Babı Ali Kültür Yayıncılığı, 3. Baskı, İstanbul 2009, s. 22–23.
(4) Hasret Çomak, Ege Adaları (konumu, tarihi, hukuki statüsü ve silahsızlandırılmış statüsü), İstanbul 1996. s.52-54.
(5) Çelebi Mevlüt, Milli Mücadele Döneminde Türk İtalyan İlişkileri, Ankara 1999.s.364
(6) Fahir Armaoğlu, “Belgelerin Işığında Oniki Ada Meselesi”, Tercüman, 29 Kasım 1985, s.3.
(7) Yavuz, Cemalettin, Menteşe Adaları (Oniki Ada)’nın Tarihi, (Deniz Harp Okulu Basımevi), İstanbul 2003.s.50
sattı ….haikat bu..rum devletine kendini daha yakın hissediyordu… neticede rumlar ile gardaşlik duyguları vardııı
BeğenBeğen
Savastigin yerleri alırsın Anadolu’da savaş kazandık, Anadolu alındı. Savasi kazandık diye Amerika kitasini ve avusturalyayi alamazsın.
BeğenBeğen
Bizim imam 18 adayı verdi fesligillerin dilleri g…mi kaçtı hiç sesleri çıkmıyor işgalci artıklarının
BeğenBeğen